Arnavutköy’ün yüzey şekilleri; dalgalı düzlükler, küçük tepeler, vadiler, göller, barajlar, göletler, maden ocakları, tarım alanları, ormanlık ve makilik alanlardan oluşmaktadır. İlçe toprakları, kuzey ve doğu bölgelerinde tepelik ve dalgalı düzlükler, güney ve batı bölgelerinde ise hafif dalgalı düzlüklerden oluşmaktadır. İlçenin kuzey doğusunda Karadeniz’e kadar uzanan bölgede eski taş, kum ve maden ocaklarının oluşturduğu onlarca gölcük yer almaktadır. İlçede bulunan Terkos Gölü, 100-150 m yükseklikteki tepelik bir arazinin kenarında, Karadeniz sahil çizgisine paralel uzanmaktadır. Göl çevresinde dalgalı düzlükler ve batıya doğru yükseklikleri giderek artan yüksek eğimli tepeler bulunmaktadır. Genel olarak göl çevresinde az engebeli bir morfoloji görülmektedir
Terkos ve Kasatura arasındaki ormanlık alan ve kıyı şeridi ekolojik ve biyolojik önem taşıyan doğal yaşam mekânıdır. Terkos Gölü ve civarı ülke düzeyinde önemli bir kuş alanıdır. Ayrıca, Terkos ormanları İstanbul’da uluslar arası kriterlere uyan üç orman alanından biridir. (İstanbul İl Çevre Düzeni Planı, s. 116) Terkos Gölü civarındaki 5790 hektarlık alan aynı zamanda muhafaza ormanı niteliğindedir (İstanbul İl Çevre Düzeni Planı, s. 127). Terkos Gölü aynı zamanda İstanbul’daki sulak alan statüsündeki üç bölgeden biridir.
İstanbul’daki dört ekolojik koridorun 3 tanesi Arnavutköy ilçesini kuzey-güney doğrultusunda katetmektedir. Bunlar Büyükçekmece-Terkos, Küçükçekmece-Terkos ve Haliç-Terkos koridorlarıdır. Buralar İstanbul’un nefes boruları fonksiyonunu görmektedir. Yeşil alanlar ile orman alanlarının ekolojik koridorlar yolu ile işlevsel bir şekilde bağlantılarının sağlanarak, biyolojik çeşitlilik şehir içine ulaştırılmalıdır. Bu koridorların kentsel alan ulaştığı yerlerde kentsel yapı yoğunluğu düşük tutulmalı, belirlenen açık ve yeşil alanlarla birlikte, kentsel tasarım yöntemleri de kullanılarak kentsel hava sirkülâsyonunun sağlanması gereklidir.
İlçenin kuzeyinde, Terkos Gölü ile Karadeniz arasındaki kıyı çizgisi, kısmen dik falezli kısmen de plajlı bir kıyı tipi göstermektedir. Göl çevresindeki toprakları oluşturan ana materyallere bakıldığında erozyona eğimli bir yapı görülmektedir.
Erozyon, su ve rüzgar erozyonu olmak üzere iki başlık altında incelenir. Ülkemizde ve İstanbul’da baskın olan erozyon şekli su erozyonudur. İstanbul ili arazilerinde hafif dereceli erozyon alanları 205.147 ha.’lık bir alan ve %49 oranla çoğunluğu oluşturmaktadır. Bu alanlar ağırlıklı olarak Anadolu Yakası’nın kuzey kısımlarında ve Avrupa Yakası’nın kuzey-kuzeybatı kısımlarında kümelenmiştir. Orta şiddetli erozyon alanları ise 158.491 ha. ile İstanbul’un %38’lik bir bölümünü, şiddetli erozyon etkisi altındaki erozyon ise %11’lik bir bölümünü oluşturmaktadır. Çok şiddetli erozyona maruz çok az (%2) alan bulunmaktadır. Bu erozyonun çok şiddetli olduğu araziler, Harita 9’da görüldüğü üzere Arnavutköy İlçesi’nin Karadeniz’e kıyı kesimleridir
Bakanlar Kurulu’nun 18 Nisan 1996 tarih ve 96/8109 sayılı kararı ile yürürlüğe giren Türkiye Deprem Bölgeleri haritasında İstanbul ve çevresinin deprem durumu gösterilmiştir. Buna göre Arnavutköy İlçesi’nin büyük çoğunluğu, jeolojik ve jeofizik ilkeleri çerçevesinde yapılan genel kategorik ayrıma göre 3. derece (riski az) deprem bölgesidir.